Umuda sarılın...
Category: Konuk Yazar
mothandmoth notu : 4. Konuğumuz Yusuf Ozan Taşdemir' e bu güzel yazısı için çok teşekkür ederiz. yusufozan.blogspot.com
Yazarın notu : Merhabalar;
Yıllardır takipçisi olduğum, zevkle okuduğum bu blog' ta sizler için konuk yazar olarak bir yazı yazdım. Umarım hakkını verebilmişimdir.
Kim bilir kaç kere küstük yaşama, kaç kere vazgeçtik bir şeyleri yapmaktan ve kaç kere "hayır olmayacak boş ver, daha fazla zorlamanın anlamı yok" dedik. Evet, umudumuzu yitirdiğimiz anlardır bunlar. Herkeste olabilecek şeylerdir. Çünkü hiç bir iş başladığı gibi güzel ve huzur dolu gitmez. Merdivenleri çıkarken, ilk adımlarımız her zaman deli doldur ama basamaklar her adımda biraz daha zorlar bizi. Hayatta hiç kimse bu basamakları elleri cebinde çıkmıyor sanırım. Kimse son basamağa ilk günkü gibi basmıyor.
Uzun bir yolculuk olabiliyor bazen başladığımız bir iş, bazen de kısa süreli. Ama uğraş verdiğimiz şey ne olursa olsun, bizi bir yerde yoruyor ve sıkılıyoruz, zorlanıyoruz. Hedefimize ne kadar inanmışsak bizde o kadar zorlayabiliyoruz onu. Eğer inancımız yoksa bıkıveriyoruz o yaptığımız şeyden. Zaten inanmadan başladığımız bir işten sonuç beklemek de saçma olurdu.
Umudun sonun teminatı olduğunu söylersek yanlış olmaz herhalde. Beklentilerden farklı olarak insan, koyulduğu bir işi devam ettirirken sonunu da merak eder. Bazen başladığım bir işi yarıda bıraktığımın farkına tekrar umutlandığımda varıyorum. Umudu yitirmiş olduğumu fark ediyorum. Ve tekrar koyuluyorum o işe. İşe sanki yeniden başlamış, sanki ilk defa yapıyormuşum gibi bu işi. Evet, yeni bir sayfa açmış gibiyim o an. Ama aslında bir tecrübe daha edinmiş oluyorum. Ben o işi ilk kez yapmıyorum. Ve bu da bir daha umutsuzluğa düşmeyeceğimin garantisi vermiyor tabii ki. Ama olsun yine de yeni bir sayfa açtım. Yeni harfler yazdığım bir sayfa. Silgi olmasaydı eğer ne yapardı kalem bilinmez. Kalemi tecrübeli kılan silgidir aslında.
Eğer bir şeyler yapıyorsak buna gerçekten inanmalıyız. Zaman çok değerli, akıp giderken bir şey, içinde bizi de götürüyor. kimi yosuna sarılıyor, kimi incileri arıyor. Kimi umutsuzluğa kapılıyor, kimi mükemmeli arayıp duruyor.
Evet, birileri bir şeylerle yetiniyor. Kendini yeterli sanıp kandırıyor. Tükenmez ilmin deryasından aldığı bir kova suyla susuzluğunu gideriyor. Umutsuzluğa düşmekten korkuyor. Kendine olan güvensizliğinden kaynaklı olsa gerek bu.
Arıyor durmadan yeniyi. Topluyor durmadan incileri. Düşüyor bazen derinliklerine denizin. Bazen kapılıyor dalgasına. Sürüklenip gidiyor. Her türlü duyguyu yaşıyor. Gidiyor karanlığına umutsuzluğun. Orada hapsolmuşken bile ışığı arıyor gözleriyle, bazen de yüreğiyle. İşte böyle bir insandır umudunu hala yitirmeyen. Sonucu görebilecek biri varsa o da bu kişiliktir.
Hep böyle olmaya çalışıyor olmak ne kadar anlamlı kılıyor hayatı ve ne kadar neler yüklüyor zamana...
Umuda sarılmak her defasında, yeniden gülümsemek hayata, ne kadar güzel bir duyguymuş aslında...
Comments (0)
Yorum Gönder