Geleceği yaratmak

Category: , ,

Birileri; “10 yıl sonra bu sokak lambasını kullanacaksınız” diyor ve sonra biz de tam 10 yıl sonra, o sokak lambasının ışığı ile aydınlanmaya başlıyoruz. Bunu söyleyebilen çok sayıda insan yok maalesef. Bir şans olmasından daha öte, bu fırsatı sağlayacak olan doğru meslek seçimi ve kariyer hedeflemesini gerçekleştirmek oldukça önemli.

İçinde bulunduğumuz hafta, geleceğimizi şekillendiren ürünleri tasarlayan çok değerli iki misafir ağırlama fırsatını yakaladım. Onlar Amsterdam' da yaşıyorlar. Mine Danışman ve Özgür Taşar çifti Philips Design da çalışan iki türk ürün tasarımcısı. Özgür şuan da “Senior Product Designer” olarak Philips’ in Life style ürünlerine deyim yerindeyse hayat veriyor. Mine ise medikal cihazlar için arayüz tasarımı geliştiriyor.

Philips Design, merkezi Hollanda da bulunan ve Amerika, Hindistan, Singapur gibi ülkelerde toplam 8 ofisi bulunan 550 çalışanı ile Philips’ten ayrı bir şirket. 550 çalışanının yalnızca 2’ si Türk ve her dilden ve ülkeden insanın çalıştığı global bir ajans. Şirket, Philips’ in tüm ürünlerini tasarlamanın yanında talep eden diğer şirketlere de hizmet veriyor. Şirket üç alanda tasarım geliştiriyor.

1- Küçük ve büyük medikal cihazlar
2- Aydınlatma
3- Life style ürünler (Mutfak eşyaları, traş makineleri, tv, ütü v.b. ürünler)

Özgür Taşar ile yaptığımız küçük sohbet beni çok heyecanlandırdı. Bir türk olarak onlarla gurur duymanın yanında geleceğe yön veren ürünleri tasarlayıp, seneler sonrasının ürünleri üzerinde çalışan bu değerli adamı gelecekte yaşayabildiği için kıskandım.

Özgür, Eskişehirli ve 2000 yılında ODTÜ Endüstriyel Tasarım bölümün mezun olduktan sonra 3 yıl kendisinin ifadesi ile idealist bir ODTÜlü olarak üniversitesinde öğretim görevlisi olarak hizmet vermiş. Ardından yurt dışında alanıyla ilgili olarak deneyim sahibi olmanın önemli olduğunu düşünerek aynı okulun aynı bölümünden mezun olduğu ve orada tanıştığı hayat arkadaşı Mine ile birlikte Dünya’ nın en değerli tasarım okuluna master programı için kabul edilmiş. Özgür, İleri ürün tasarımı master programına kabul edilirken, Mine de etkileşim tasarımı programına giriyor.

İsveç’in kuzeyinde, soğuk bir iklime sahip Umea şehrinde bulunan Umea Institute of Design, her yıl 3 ayrı master programı için dünyanın her yerinden yalnızca 30 öğrenci kabul ediyor. Okul, master programına kabul etmek için oldukça değerli tasarımlardan oluşan bir portfolyo göstermenizi şart koşuyor.

Yaşamı için çok değerli gördüğü 2 yılını bu okulda harcayan Özgür, okulu için şunları söylüyor; “24 saat açık olan okulda tasarlayacağımız tüm ürünleri hayata geçirebiliyorduk. İhtiyacımız olan tüm malzeme okul tarafından karşılanıyordu. Okulda fotokopi v.b. cihazlar kullanıma hazır bir şekilde öğrencilerin hizmetine verilmişti. Kimseyle iletişim kurmadan bu araçlardan da faydalanabiliyorduk. Hatta okulda eksik gördüğümüz öğrencilerin ihtiyacı olan bazı birimleri kendimiz inşa edebiliyorduk. Örneğin öğrenciler kendi çabaları ile okula bir sauna ve ihtiyaç duyulan özelliklerde bir mutfak inşa etmişti. Bunları yapmak için kimseden izin almamıza gerek yoktu.

Bana göre, okul bir öğrenci için en çok gerekli olan öğrenci-marka yakınlaşmasını sağlamak adına oldukça önemli bir ilkeye sahip. UMEA da okuyan öğrenciler tasarım çalışmaları için markaları ikna etmek ve onlardan sponsorluk almaları için teşvik ediliyorlar. Özgür 2 yıl zaman zarfında çok sayıda İsveç markası ile çalışma fırsatına sahip olmuş. Bunun yanında Electrolux, LG ve mezuniyet projesi için Nokia ile çalışma fırsatına erişmiş.

Özellikle Nokia, sonrasında kendisine iş teklifinde bulunduğu için mezuniyet projesini anlatmasını istedim Özgür'den.

Projeleri hayata gerçimek için öncelikle fikri bir sunum halinde iletmek gerekiyor. Bu noktada öğrenci marka ile kendi başına iletişim kuruyor ve ikna etmeye çalışıyor. Ben Nokia ile mezuniyet projem için iletişime geçmiştim. Beraber çalışma isteğim kabul edildi ve Nokia sponsor olarak Helsinki seyehatlerimizi (3 kez) ve diğer tüm masraflarımızı karşıladı. Projemin adı Nokia One’dı. Konsept eğlence ve iletişimi ev ortamında insancıl bir şekilde birleştiren ve cep telefonuna entegre eden bir ürün tasarımı. Proje için Nokia’yı tercih ettim çünkü mobil telefonlar bir çok insan için anahtar ve kimlik gibi vazgeçilmez bir halde. İletişim ve eğlence bir aletin içinde birleşmiş durumda. Evlerimizde, tv, bilgisayar, telefon, müzik seti ayrı bir şekilde çalışıyor ancak tüm bunlar birlikte çalışabilirler. Tüm bu dijital sistemleri aynı rahatlıkta kullanabileceğimiz bir sistem tasarlamıştım. Mezuniyet sonrasında Nokia ve Philips'den iş teklifi aldım.

Bu proje sonrasında aldığı iş tekliflerinden Philips’ i değerlendiren Özgür’ ü hemen ardından Mine takip etmiş ve ikisi de halen çalıştıkları Philips Design’ da 2005 yılında çalışmaya başlamışlar. Özgür LG ile yaptığı iş görüşmesini anlatarak bizi biraz gülümsetti sohbet sırasında. Aktarmak istedim sizelere

LG’nin tasarım studyosu Milan’ da. Uçak masrafını karşıladılar. Gittim. Görüştük.Uçak için önceden kendi cebimden harcadığım parayı zarfın içerisinde geri ödediler. Zarfı aldım ve hiç açmadım. Taksiye bindim dönüyordum. Sonrasında zarf biraz kalın geldi. 4500 Euro vardı. Halbu ki ben 4500 İsveç Kronu harcamıştım. İsveç’ in de Euro kullandığını düşünerek bir hata yapılmış olduğunu anladım. 10 katı fazla para vermişlerdi bana. Taksiyle dönüp parayı geri verdim.

Okul sonrası neden Türkiye’ye dönmediklerini merak ettim açıkcası. Özgür, okul deneyiminin ardından yurt dışında alanımızla ilgili bir de iş deneyimi yaşamayı çok değerli bulduk diyerek merakımı giderdi hemen.

Philips Design’ ın tasarım merkezi Eindhoven’ da ve Özgür ilk olarak orada Product Designer olarak göreve başlamış. Şu an Amsterdam’ da “Senior Product Designer” olarak gelecekte kullanacağımız ürünleri tasarlıyor. Özgür ve Mine’ nin yaptıkları çok sayıda tasarlanmış Philips ürününü evlerimizde ve/veya iş yerlerimizde kullanıyoruz. Bizimle birlikte tüm dünya da bu ürünleri kullanıyor elbette. Kullanmaya da devam edecekler.

Özgür işiyle, yaşadıkları ile ve tercihleri ile söylediklerini kısa kısa not aldım ve aldığım şekliyle sizlerle paylaşıyorum.

Bugünün, yakın geleceğin ve uzak geleceğin ürünlerini tasarlıyorum. Sürdürülebilir teknoloji ve tasarımları üzerine de çalışıyorum yoğun olarak. Kendi kendini besleyen ve dünyaya zarar vermeyen ürünleri tasarlıyorum. Bir kaç ay önce Moskova da yeni bir ürünün lansmanı oldu. Olumlu tepkiler aldık. Şu an benim tasarladığım ürünler uluslararası satış mağazalarında satılıyor ve satılmaya devam edecek.

ODTÜ de okuduğum yıllarda yalnızca bir kez yurt dışına çıkabilmiştim. Ama Avrupadayken sürekli olarak gezebiliyorduk. Okul bu gezileri ücretsiz olarak sunuyordu. Yalnızca Avrupa ülkeleri değil, diğer kıtaları da görme şansı yakaladık.”

“Günümüzde tasarım yükselen bir trend iş dünyası tasarımın öneminin farkına varıyor. Farklılaşmanın aracı olarak görülüyor. Örneğin 10 yıl önce zor durumda olan Apple’ı tasarım kurtardı diyebiliriz. Philips ürün tasarımı konusunda öncü bir firma. Her yıl 50’nin üzerinde ödül kazanıyoruz.


Umea Institute of Design, biz ve bizden önceki türk öğrencilerden çok memnun kaldı. Okul yöneticisi, Türk öğrencilerin okulları için çok değerli olduğunu ve sonra ki yıllarda Türkiye’den yapılacak başvurulara öncelik tanıyacaklarını dile getirmişti, şu anda okulda 5 türk öğrenci bulunuyor.

5 yıl sonrasının bilgisayarını, 10 yıl sonrasının traş makinesini ve henüz hiç kullanmadığımız farklı bir ürünü geliştirmek için çalışan bu iki başarılı Türkle yaptığım sohbet bana çok şey kattı ve çok şeyi düşünmeme sebep oldu açıkcası. Kendime acaba Türkiye’de kalsalardı ne olurdu diye sormadan edemedim.

Teşekkürler Özgür ve Mine.

Comments (0)

Related Posts with Thumbnails